-
1 kâr etmemek
быть бесполе́зным, не приноси́ть по́льзы; не поде́йствовать -
2 kâr
снег (м)* * *1) при́быль, бары́ш, дохо́дkâr bırakmak — приноси́ть при́быль
2) перен. по́льза, вы́годаbundan benim hiçbir kârım yok — мне от э́того никако́й по́льзы нет
3) ком. ра́зница ме́жду себесто́имостью и прода́жной цено́й••- kâr etmemekkâr zararın kardeşidir — погов. при́быль - родна́я сестра́ убы́тка
- nasihat tehdit hiç biri kâr etmedi
- kâr getirmek
- kârı olmamak
- bu benim kârım değil
- kârını tamam etmek -
3 kar
снег (м)* * *kar fırtınası — сне́жная бу́ря
kar körlüğü — сне́жная слепота́
kar süpürücü — снегоочисти́тель
kar tanesi — снежи́нка
kar yağışı — снегопа́д
kar yağmak — идти́, выпада́ть ( о снеге)
sulu kar — мо́крый снег
kar dişi — сосу́лька
••karda gezip izini belli etmemek — погов. та́йно / незаме́тно проверну́ть де́ло
- kar gibi
См. также в других словарях:
kâr etmemek — yararı olmamak, etki yapmamak Nasihat, tehdit hiçbiri kâr etmedi. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
kâr — is., Far. kār 1) Alışveriş işlerinin sağladığı para kazancı 2) İş 3) mec. Yarar, fayda Bundan benim hiçbir kârım yok. 4) ekon. Üretim faktörlerinden biri olan girişimcinin üretimden aldığı pay 5) tic. Maliyet fiyatıyla satış fiyatı arasındaki… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kar — is. Havada beyaz ve hafif billurlar biçiminde donarak yağan su buharı Kıştı, yerler iki karış kar tutmuştu. T. Buğra Birleşik Sözler kar baykuşu kar çiçeği kardelen kar dikeni kar helvası … Çağatay Osmanlı Sözlük
CERH — Yara. * Baş ve yüzden başka uzuvlardan birisini yaralamak. * Bir kimseye söğmek. Taan etmek. Sözle gönül incitmek. * Birisinin fikrini çürütüp kabul etmemek. * Şahid, yalancı ve fâsık olduğundan dolayı mahkemede hâkimin şâhidin şehâdetini… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük